SANCAR CANSİNEMAYAZARLAR

GERÇEK ÖĞRETMENLİĞİN HİKAYESİ: “İMPARATORLAR KULÜBÜ” FİLMİ ÜZERİNE

Yapımı : 2002 – ABD
Tür : Dram
Yönetmen : Michael Hoffman
Oyuncular : Jesse Eisenberg , Emile Hirsch , Patrick Dempsey , Kevin Kline , Embeth Davidtz
Senaryo : Neil Tolkin , Ethan Canin

Tüm hayatını yalnızca öğrencileri üzerine kuran, kendi hayatını ikinci plana iten hem klasik hem de idealist bir öğretmen olan bunu çok iyi harmanlayan William Hundert’ın hayal kırıklığı, zafer ve gurur dolu hikayesini anlatır “İmparatorlar Kulübü”.

Gerçek bir öğretmenin özel hayatının olamayacağını aslında kendisiyle de hesaplaştığı, öğretirken aynı zamanda kendisinin de öğrenci olduğunu, gerçek bir öğretmenin aynı zamanda gerçek bir insan olduğunu dile getirir. Film öğretmenliğin ne kadar zorlu yollardan geçtiğini ve ne denli uzun bir yolculuk olduğunu da gösterir izleyiciye. Tabiki bu işi karakter haline getirenler, büyük bir misyon olarak görenler için geçerlidir bu dediğim. Aksi takdirde bazı öğrencilerden  daha aşağıda olan öğretmenler de yok değildir.

“İmparatorlar Kulübü” öğretmenliği hissettirir, yaşatır ve hem insan olarak hem de bir öğretmen olarak insana kendi benliğini sorgulattırır; insana kendiyle yüzleşmesi için imkan verir.  William Hundert’ın yaşadığı hayal kırıklıklarını, manevi doyumu sizde onunla duyumsayabilirsiniz.

Ethan Canin‘in kısa öyküsü “Palace Thief“den beyazperdeye taşınan film, ‘Ölü Ozanlar Derneği’ ve İyilik Bul, İyilik Yap gibi filmlerin yolunu takip eder.

Mesleğine aşık olan son derece idealist ama aynı zamanda sıkı kuralları olan klasik bir öğretmen tipi de çizen William Hundert, St. Benedict’s Akademi’de eğitmenlik yapan bir tarih profesörüdür. Yeni okul döneminin açılmasıyla birlikte yeni öğrenciler gelmiştir William Hundert’ın sınıfına. ‘The Emperor’s Club’ isimli geleneksel sınıf yarışması için öğrencilerin son derece sıkı çalışması ve seçilen üç öğrenciden biri olması gerekmektedir. Ancak öğretmenin hayatı sınıfa ünlü bir politikacının oğlu olan Sedgewick Bell isimli öğrencinin gelmesiyle değişecektir.

Filmin William Hundert’tan sonraki en önemli oyuncusu olan Sedgewick Bell asi, bencil ve tembel bir öğrencidir. Aile tarafından dışlanan ailesinin zenginliği altında ezilen ve ilgi eksikliğiyle büyüyen Sedgewick Bell ilk başta William Hundert’ın sınıfındaki bazı öğrencileri olumsuz yönde etkiler. Ancak William Hundert, Sedgewick Bell’e güvendiğini ve onu sevdiğini hissetirmesiyle Sedgewick Bell’ de büyük değişimler görülmeye başlanır. Aslında William Hundert Sedgewick Bell’in senator babasıyla tanıştıktan sonra Sedgewick Bell’in  asi, tembel ve bencil olmasını da yadırgamaz. Çünkü baba Bell’in tek düşüncesi siyasi hayatı ve elindeki güçtür.

William Hundert bazı inisayitifler alarak ve büyük çabalar sonucunda  Sedgewick Bell’in yarışma için ilk üçe girmesini sağlar. Ancak William Hundert  Sedgewick Bell’in yarışmada kopya çekmesiyle bir hata yaptığını düşünür. Yıllar sonra  Sedgewick Bell’in bu yarışmayı yeniden yapmak istemesiyle William Hundert’ın Sedgewick Bell’in değişebildiği düşüncesiyle içinde bir umut doğar. Sedgewick Bell’in davetini kabul eder. Ancak büyük bir hayal kırıklığı yaşar; çünkü değişen hiçbir şey olmamıştır, Sedgewick Bell hala geçmişteki o aptal çocuktur. “Genç yaşlarda olgunlaşmamışlık ortaya çıkar. Cahillik eğitilebilir, sarhoşluk ayıltılabilir ama aptallık sonsuza dek sürer.” Aristoteles’ten alıntıladığı William Hundert’ın  daha genç bir öğrenciyken Sedgewick Bell’e söylediği bu söz kendini haklı çıkarmış olur böylece. Aptal bir insanın akıllı rolünü oynaması ne kadar sürebilir, ya da aptal biri kendisine güvenen birini daha ne kadar aldatabilir ki?

Özellikle son sahne, son sahnedeki William Hundert ile Bell arasındaki konuşma unutulmaz replikler arasında olmakla birlikte insanı iç dünyasında bir yolculuğa çıkarmakta ve insana büyük bir kopuş yaşatmaktadır.

William Hundert – Şimdi buradan çıkıp senin yalancı ve hilekar biri olduğunu söyleyeceğimi mi sanıyorsun? Hayır.

William Hundert – Ben bir öğretmenim Sedwick, seni bir öğretmen olarak sınıfta bıraktım. Ama sana son bir şans daha vermeye çalışacağım. Hepimiz bir gün kim olduğumuzu anlamak için aynaya bakmak zorunda kalırız, o gün senin için geldiğinde Sedwick faziletsiz ve ahlaksız bir hayata karşı koymak zorunda kalacaksın. Bu yüzden sana acıyorum. Ders bitti.

Sedgewick Bell – Ne söyleyebilirim ki bay Hundert, kimin umurundaki sizin faziletiniz ve ahlakınız, kimin umurunda? Bir halinize bakın. Kendiniz için söyleyebileceğiniz ne var? Ben insanların istedikleri şey için her şeyi yaptıkları gerçek dünyada yaşıyorum. Bunun için yalan söylemek ya da kopya çekmek gerekiyorsa yaparım. Dışarı çıkıp bu seçimi kazanacağım Bay Hundert. Beni her yerde göreceksiniz. Ve bağış için daha sonra düşüneceğim.

Ardından bir ses duyulur ve Sedgewick Bell’in büyük oğlu Robert her şeyi duymuş ve hayal kırıklığı yaşamış bir şekilde dışarı çıkar. Hiç kuşkusuz unutulmayacak bir sahnedir bu.

“İmparatorlar Kulübü” gerçek bir öğretmen nasıl olmalıdır, sorusunu Mr. Herbert üzerinden oldukça gerçekçi ve etkileyici bir dille anlatmaya çalışan bütün öğretmenlerin mutlaka izlemesi gereken filmlerden biridir. Film, gerçek bir öğretmen nasıl olmalıdır, sorusuna cevap bulmaya çalışırken aslında gerçek bir insan nasıl olur cevabını da vermeyi başarır. Ayrıca gerçek bir öğretmen olmaya çalışanın işini hakkıyla yerine getirdiği müddetçe gelecekte yetiştirdiği öğrencileriyle gurur duymanın zaferini de erişeceğini izleyiciye yaşatır. Ve asıl olanın bu manevi doyum olduğunu her sahnesiyle söylemeye çalışır. Elbette insanın kusursuz bir varlık olmadığı zaman zaman hatalar, yanlış seçimler yapacağı ve hatta kendini yanlış öğrencilere inandırma zorunluluğu duyacağını da hissettirir.

Bir öğretmen bu filmi izlediğinde kendini yetersiz bulacak, kendiyle de yüzleşmiş olacaktır aynı zamanda.

Filmin bence en önemli tarafı günümüz öğretmenlerinin sadece ders öğretmeni olduğu, ancak asıl öğretmenliğin sadece ders bilgisiyle ön plana çıkan bir öğrenci yetiştirmek olmadığı, öğrenciyi gelecekte karakteriyle, duyarlılığıyla zorluklarla başa çıkabilecek bir birey yapmak gerektiği gerçeğini izeyiciye sunmasıdır. Kişi kendisine olan inancı, ona duyulan sevgiyi ve güveni hissetmelidir. Gerçek bir öğretmen gerçek bir insanı ancak böyle yetiştirebilir.

William Hundert, her şeye rağmen çabalamak gerektiği, her şeye rağmen öğrencilere fırsat vermek gerektiği, onlara karşı umudu yitirmemek gerektiğini söyleyen unutulmayacak bir kahrmandır. Hiç kuşkusuz filmi izledikten sonra bunu göreceksiniz. “Gölde kürek çekerek geçen günler başlamayanlardan daha iyidir”, “Son başlangıca dayanmaktadır.” “Önemli olan yaşamak değil, doğru yaşamaktır.”

Elbette William Hundert’ın öğrenciyi cezalandırdığı noktalar da vardı. Onun bağışlayamadığı gönüllü cehalletti. Ama bu cezalar bile öğrenciye hep bir ders içerdi. Ne olursa olsun Sedgewick Bell’e inanmaya devam etti ve onun doğru bir insan olacağına dair umudunu da hiç yitirmedi.

Ve filmin son sözleri ne muhteşemdir;

Buraya Bay Bell hakkında doğru düşündüğümü değil yanıldığımı görmek için gelmiştim. Yıllar önce ona inanmakta haklı olduğumu görmek için gelmiştim. Ama bu, sürprizleri olmayan bir hikaye.  Bir tarih öğrencisi olarak ne saygısızlığına ne de başarısına şaşırabilirim. Ben kaybettim Sedwick. Ama hayatın değeri tek bir hata ya da bir başarı ile ölçülmez. Bana bunu diğer öğrencilerim öğretti. Her ne kadar tökezlese de bir öğretmen her zaman bir öğrencinin karakterini ve bir insanın da kaderini değiştirmek için umut etmekten asla vazgeçmemelidir.

“Önemli olan zamana uzanan bir hikaye yazmak”tır diyen William Hundert gösterdiği öğretmenlikle bunu çok iyi kanıtladı. Bir insan olarak herkesin yapması gerekendir bu aslında. Zamana uzanan bir hikaye yazmak; Tükenen bir hayatta yaşadığın hayatla sonsuz olmak.

Gerçek bir öğretmenin hayatı öğrencilerinin hayatıdır. Gerçek bir öğretmen kendi hayatını ikinci plana itecek derecede önemli bir göreve sahiptir. Sizin için aşk olmayabilir; aile hayatınız olmayabilir. bir tek öğrencileriniz vardır. Aileniz olacak kadar bireysel bir hayat düşünemezsiniz. Siz kutsal bir varlıksınızdır; siz birçok öğrenciyi zorlu hayata hazırlayan kendi tecrübelerinizle küçük beyinlere ışık olan kişisinizdır. Böyle bir insan günlük hayatında bile öğrencilerini düşünür ve ancak böyle bir öğretmen öğrencilerinde derin etkiler bırakabilir.

Gerçek bir öğretmenin aslında ne kadar yalnız bir hayat yaşadığını da gösteriyor İmparatorlar Kulübü. İnsanın ister istemez kendini buna ittiğini sunuyor. Ve gerçek bir öğretmenseniz zamanı geldiğinde zaman dışı olup bir köşeye atılabiliyorsunuz da. Ama yaşadığınız manevi doyum asla paha biçilemezdir.

Jesse Eisenberg , Emile Hirsch’ın filmdeki oyunculukları da gerçekten takdire değerdir ayrıca. 

SANCAR CAN

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu