
Albert Camus’nün en bilindik kitaplarındandır ‘Yabancı’. Kitabı bir kez de benim tahlil etmeme gerek olmadığını düşünüyorum…
“Yazgı” filmindeki Musa karakteri ilgilendiriyor beni daha çok. Bu sıradan insan, muhasebeci Musa, o kadar sıradan o kadar sıradandır ki dışarıdan bakınca milyonlarca insanın olduğu gibi üzerine söylenecek pek sözümüz yoktur aslında. Sadece biraz daha yakından bakınca sıradan insanın taşıdığı özelliklerden, tepkilerden, hislerden çok çok daha farklısına sahip olduğunu görürüz.
Annesi öldüğünde gidip kendine sütlü kahve yapan bir karakter. Annesinin ölmüş olmasının onu biraz rahatlattığını itiraf ediyor savcıya ve de arkadaşlarına. Bunu dikkat çekmek için değil gerçekten öyle hissettiği için söylüyor. O kadar düşünceleriyle kendi ki bu adam, bizim alışık olduğumuz insan karakterine çok ‘’yabancı’’evet. Çünkü yalan söylemiyor. Hiçbir şey ona şaşırtıcı, kıskandıran ya da fazlasıyla üzen, sinirlendiren tepkiler verdirtemiyor.
Kullandığı cümleler, karısı onu aldattığında bile anlamsız bakışlar, boş vermişlik…
Fikri sorulduğunda, sevgilisi “Evlenelim mi?” dediğinde “Bana fark etmez. Olabilir. Sen ne dersen o olsun. Bilmem, hiç düşünmedim vs…” diyebiliyor.
Bu adam hayata ve onun getirdiklerine karşı katıksız bir ilgisiz. Altında anlam aramaya çalışıyoruz başlarda, çok geçmeden hayal kırıklığıyla vazgeçiyoruz. Çünkü gerçekçi kayıtsızlığı. Hakikaten olanı biteni umursamazlığı çelik bir yüzeye çarpar gibi suratımıza çarpıyor. Üstelik bu vurdumduymazlık entelektüel bir bilgiçlikten kaynaklanan boş vermişlik değil. Sıradan yaşayan insanın dünya ve hayat karşısında, bize dayatılan ‘varoluş’ ikilemine karşı aldığı bir tavır.
Herkes mutlu olmak zorunda değil. Oladabilirim ama olmayadabilirim. İkisi eşit derecede anlamsız. Herkes sevmek sevilmek zorunda değil. Sevedebilirim, Sevmeyedebilirim. Herkesin kutsalı olmak zorunda değil. Oladabilir olmayadabilir. Herkes ölümden korkmak zorunda değil. Korkadabilirim ama üzerine düşünmeye değmeyecek kadar değersiz de bulabilirim.
Naçizane fikrim Yazgı filmindeki karakter Musa, bize nihilizmin en temel varsayımını sıradan insanın sıradan bedeninde ama en saf varoluş haliyle gösteriyor. Bir o kadar korkutucu bununla yüzleşmek, bir o kadar da iç rahatlatıcı. ’Yabancı’ karakteri aslında hiç de yabancı(!) olmadığımız bir karakter.
Bir Yorum