SANCAR CANSİNEMAYAZARLAR

“12 YILLIK ESARET” FİLMİ ÜZERİNE

Hayatın tanık olduğu, yeryüzü insanın başına gelen en kötü şeylerden biri ırkı, dini ve hatta ideolojisi ne olursa olsun o insanın yaşama hakkının elinden alınarak başkasının tahakkümüne maruz kalmasıdır. “12 Yıllık Esaret “ de siyah ırka mensup olan Solomon isimli bir keman virtüözünün özgür yaşamının köle tacirleri tarafından kaçırılarak son bulması ve 12 yıl boyunca gördüğü, yaşadığı acılar üzerine kurulu dramatik bir gerçek hikayeyi anlatır. “12 Yıllık Esaret”; ırkçılığa gönderme yapan Amistad, Malcolm X, Lincoln gibi başarılı filmlerden sadece bir diğeridir.

Solomon Northup, New York’ta doğmuş özgür bir siyahidir. Kendini müziğe adamış başarılı bir keman virtüözüdür de. Ailesiyle mutlu bir hayat sürer. Ancak mutluluğu iş için tanıştığı iki adamdan sonra bozulur. Solomon, bu adamların vasıtasıyla Washington’a çalışmaya gider. Washington’a gittiğinde kendisini oldukça acı bir sürpriz karşılar. Solomon, bu iki adam tarafından bir çiftliğe köle olarak satılmıştır çünkü. Bir anda hayatı büyük bir kabusa dönen Solomon, neye uğradığına şaşırıp kalır ve kurtuluş yolları aramaya çalışır. Ancak 12 yıl boyunca ne yapsa boşunadır. Acı, işkence, hakaret, aşağılanma, umutsuzluk… ne varsa hepsini yaşar ve görür Solomon. 12 yıllık acılardan sonra Solomon, özgürlüğüne kavuşur; ancak ardında bir yığın siyahi köleyi de bırakır. Yalnızca kendisini kurtarmayı düşünmekten başka çıkar yol yoktur onun için.

Film 1861 – 1865 yılları arasında tarihe düşen Amerikan İç Savaşı’ndan hemen önce yaşananları gözler önüne seriyor. 1860 yılında Abraham Lincoln köleliği kaldıracağını vaat ederek başkan seçilmiş; bunun üzerine 11 Güneyli Eyalet Jefferson Davis komutasında bağımsızlıklarını ilan etmiştir. Zaten Amerikan İç Savaşı’nın sebebi Lincoln’un bu vaadine dayandırılır. Nihayetinde savaşı Abraham Lincoln başkanlığındaki Amerika kazanmış ve Lincoln köleliği kaldırmıştır. Ne yazık ki Lincoln, köleliğin kaldırılışından beş gün sonra bir süikaste kurban giderek bu trajik sondan kurtulamamıştır. Ancak film izlenildiğinde Lincoln’un ne denli insani bir davranışa imzasını attığı inkâr edilemez. Çünkü filmde seyirci Solomon’un özgürlüğünü kaybettiği andan itibaren yalnız acıdan başka bir şey yaşamadığını görür. Solomon’un kendi acılarının dışında film diğer siyahilerinde başına gelenleri anlatır. Çoğu için kaçış yoktur. Bir beyazı bir siyahiden üstün kılan ne olabilir ki? Hayat, bu ve ya başka şekilde yaşatılmış ötekileştirmeyi neden yaşamak zorundadır ki?

Hayatının değerini bilmeyen, hayatını gereksiz saçmalık ve anlamsızlıklarla harcayan kişilerin özellikle izlemesi gereken filmlerden biridir “12 Yıllık Esaret”. Solomon’un onca acıya karşın yaşamaya devam etmesi, mücadele etmesi örnek alınacak bir davranış olmalıdır. Köleliği sırasında daha fazla aşağılanmaya dayanamayıp beyazlardan birini dövmesi üzerine saatlerce bir ağaçta boynundan asılı bırakılması ve Solomon’un ölüme direnmesi oldukça dikkat çekici, hafızalardan silinmeyecek bir sahnedir. Çoğu zaman ilahi adalete inanmış ve güvenmişimdir. Ancak zaman ilerledikçe hayatın aslında çok da adil olmadığını görmüşümdür. Buna karşın yaşanılan kötülüklerin bedelinin de ödetilmesi gereken ilahi bir düzenin olması gerekliliğini de savunmuşumdur. “12 Yıllık Esaret”, bu inancımı pekiştirmiş olsa da bu dünyanın ilahi bir düzene sahip olmadığı düşüncemi de pekiştirdi. Solomon ve onun gibi birçok siyahi onca acıyı neden çekmişti? Tanrının adaleti o dönem için yalnızca beyazlar için mi vardı? Eziyet eden bir beyaz olmaktansa eziyet gören bir siyahi olmak daha mı iyiydi yoksa!

Solomon 12 yıllık bir esaret yaşamış olsa da birçoğuna göre şanslıydı. Hayatının sadece 12 yıllık kısmını esaret içinde geçirmişti. Kimi hayatı boyunca köle olmuştu. Siyahiler köle olarak doğmamışlardı. Siyahi olarak dünyaya gelmek köle olmanın bir gerekliliği değildi ayrıca Herkes için var olan Tanrı beyazlar kadar siyahilerin de tanrısıydı. Hayat, herkesi bir şekilde sınıyordu.

Peki insan kötülüklere karşı nasıl sessiz kalabilir? Bir köle iseniz her şeye karşı sessiz kalmak; acıyla dolu hayatınızı devam ettirebilmek için olan biteni izlemekten başka şansınız yoktur. Nihayetinde bizler iyiyi ve kötüyü içinde barındıran varlıklarız. İyi ve kötü olmak bir seçim midir öyleyse?

“12 yıllık Esaret”, özgürlük ve kölelik kadar iyilik ve kötülük zıtlığında kendini var eden bir film. İnsanın en acımasız durumlara karşı yaşamaya devam ettiğini ölümden beter olaylar karşısında yine de yaşama içgüdüsünü koruduğunu gösteren trajik bir filmdir. İnsanın kendi hayatı için birçok şeyi hiçe sayışını gösteren insan olmanın karanlık, çirkin yüzlerini anlatan bir film. İnsanın çaresizlik ve acımasızlık çemberinde her şeyden vazgeçebileceği; ne denli acınacak bir varlık olduğunu yüzümüze çarpan gerçek bir hayat hikayesi. Irk ayrımcılığı merkezinde insan olabilmenin ya da insan olamamanın acı bir isyanıdır.

Solomon Northup’ın 1853 yılında yazdığı ve kendi hikayesini anlattığı romanından uyarlanan film, 2014 Oscar ödüllerinde En İyi Film ödülünü ve En İyi Uyarlama Senaryo ödülünü ve Lupita Nyong’o En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü kazanmıştır. Filmin yönetmeni ise Steve McQueen’dır. Filmin oyuncu kadrosunda Michael Fassbender’ın yanı sıra Brad Pitt, Benedict Cumberbatch, Paul Giamatti gibi yıldızlar da yer almakta. Hala izlemeyenler varsa izlemenizi tavsiye ederiz.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu