MUSTAFA DAYANIRSİNEMAYAZARLAR

MÜKEMMEL BİR HİNT YAPIMI: ENGLISH VINGLISH

Bir birey olarak görülüp kendisine değer verilmeyen bir ev hanımının uyanış sürecini anlatan “English Vinglish” filmi, Bollywood filmlerinin dünya sinemalarında kendini sağlam bir yere soktuğunun kanıtlarından birisidir. Konusu itibariyle klasik bir yapım gibi görünse de izledikten sonra bu düşüncenizi kesinlikle değişecek bir film.

Şaşi, Hindistan’da geleneksel bir ailede “tipik” bir ev hanımıdır. Buna rağmen gayet akıllı ve çağdaş bir kadındır. Eşi, iyi bir İngilizceye sahip bir iş adamıdır. İki çocuğu da Hindistan eğitim sisteminde İngilizce’ye ayrı bir önem verikmesinden dolayı İngilizce konuşabilmektedirler. Ülkemizdeki geleneksel aile yapısında olduğu gibi Şaşi, bütün evin yükünü hemen hemen tek başına göğüsler. Fakat baba ve çocuklar tarafından bunun değeri bilinmez. Hatta bunun üstüne bir de Şaşi’nin kötü İngilizcesi ev içinde sürekli dalga konusu olur. Şaşi’nin en büyük eksiği İngilizce’dir.

Şaşi ev hanımlığının yanı sıra kendi halinde evde “lokma” pişirip bunları satarak para kazanmaya çalışmaktadır. Pişirdiği lokmalar çok lezzetlidir ve samimi müşterileri tarafından epeyce beğenilir. Fakat “çok önemli bir iş adamı olan” eşi bu durumu da küçümser. Şaşi’nin bu işte ne kadar hevesli ve yetenekli olduğunu görmez.

Bir süre sonra Şaşi,  Amerika’da yaşayan ablası tarafından kızının düğün törenine davet edilir. İngilizce ile arası oldukça kötü olan Şaşi için bu bir felaket demektir. Fakat ablasının ona ihtiyacı vardır: Welcome to America!
America’ya gittiğinde Şaşi’yi bambaşka bir dünya bekler. Tek tük konuşabildiği bir dil ve kaba, anlayışsız insanlar. Neyse ki istisnalar vardır.
Bir gün bir otobüsün üstünde “4 Haftada İngilizce Öğrenin”  şeklinde bir reklama gözleri ilişir. Şaşinin de Amerika’da sadece dört haftası vardır. Ve kursa başlar. Bu noktadan itibaren Şaşi’nin hayatı geniş ölçüde değişecek ve bazı şeyler yerine oturacaktır.

Film Üzerine Düşünceler
Filmin hikayesini böylece özetledikten sonra filmde dikkatimi çeken bazı noktalardan söz etmek istiyorum.
Pişirdiği leziz lokmaları sattıktan sonra kocasını arayıp sevincini paylaşmaya çalışan Şaşi’ye kocasının verdiği tepki bir insanın kalbi nasıl kırılabilir sorusuna açık bir yanıttı: “Şu anda meşgulum, daha sonra konuşalım olur mu.”

Başka bir sahnede America’ya gitmek üzere Göçmen Bürosundaki işlemlerini yürüten Şaşi’ye Amerikalı görevli o klasik soruyu sorar: “What is your purpose of visit?” (Ziyaret amacınız nedir?). Şaşi evde ezberlediği cümleleri heyecandan karıştırır. Çat pat kelamını anlatmaya çalışır. Şaşinin kırık İngilizcesinin gören görevli “İngilizce bilmiyorsanız ülkemizde nasıl kalacaksınız” der. O sırada orada çalışan Hintli bir görevlinin cevabı takdire şayandır: “Sen Hintçe bilmeden ülkemizde nasıl kalıyorsan öyle.”

Filmde 18 saatlik uçak yolculuğunda Şaşi’nin yanında oturan adam tanıdık bir sima. “Black” filminde başrolde oynayan Amitabh Bachchan. Önündeki mini TV’de daha önceden izlediği bir Hintçe film hariç bütün filmlerin İnglizce olduğunu gören Şaşi üzülünce nazik adam buna çok akıllıca bir çözüm getirir. Kendi önündeki TV’den filmi açar, kulaklığı takar ve başlar dublaja. Yaratıcı olmanın yanında epey eğlendirici bir sahneydi.

İngilizce kursunda Şaşi ve diğer kurs arkadaşları İngilizce hocalarının gay olduğunu öğrendikten sonra aralarında geçen muhabbet de dikkate değer başka bir nokta. “Hepimiz birbirimizden farklıyız. Sana göre David Bey normal olmayabilir, ona göre de sen normal olmayabilirsin. Ama duygular yine de aynı. Acı yine aynı acı.”

Filmde iç burkan noktalardan biri de Şaşi ile kurstan Fransız arkadaşının imkansız ilişkileri. Fransız Şaşi’ye olan duygularını bir süre sonra açıyor. Şaşi de benzer hislere sahip olmasına rağmen o kafasındaki sınırlara yenik düşüyor ve biz de film boyunca aralarındaki kıvılcımın tutuşmasını umut ediyoruz. Belki böylesi daha güzel.

Yalnız en son düğün sahnesinde Şaşi ile Fransız arasında geçen konuşma insanın içine oturuyor. İki taraf da kendi dillerinde bir şeyler söylüyor. İşin garibi bu kısımlar altyazı olarak verilmemiş. Fakat o kısa konuşma boyunca yüz ifadelerindeki burukluğu, hayal kırıklığını, “başka türlü de olabilirdi”yi derinden hissettiriyor bize Şaşi ve Fransız adam:

Şaşi’nin İngilizce Konuşması
Filmin son sahnesinde Şaşi’nin Amerika’da kaldığı süreçte öğrendiği İngilizce ile yaptığı konuşma da filmin kilit noktası. Filmi izleyen biri olarak dahi heyecanlanmaktan alıkoyamıyor insan kendini. Şaşi’nin zaferini seyrediyoruz o konuşma boyunca. Seyretmenin ötesinde hissediyoruz.

“English Vinglish” filminde bir ev kadınının içinde yaşadığı toplum tarafından onun dünyasına çizilen sınırları aşma çabasını, iç dünyasındaki boşluklarla samimi mücadelesini ve kendini bir birey olarak kanıtlama çabasını seyrediyoruz. Ayrıca yine kendisini ailesinden ayrı bir şekilde var edemeyen Şaşi’nin girdiği yeni ortam sayesinde kendisini sevmeye başladığını görüyoruz. Ama bütün bunlardan ötede filmi güçlü kılan şey, baş roldeki Şaşi karakterinin doğal ve usta oyunculuğu olmuş. Öyle ki 4 haftada İngilizce konuşulabileceğine dahi ikna edecek bir oyunculuk.

Özet olarak; “English Vinglish” izlenmesi gereken kült bir Hint yapımı. İzlemenizi şiddetle  tavsiye ederim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu