
Toplumun insana verdiği bütün etiketleri, dilleri, dinleri ve bunun gibi bütün “ön yargılı” kavramları aşan nadir şeylerden biridir müzik. İnsanların sonradan edindiği etiketleri bu kadar sahiplenip dünyaya onların çerçevesinden bakmalarındaki mantıksızlık bir yana, iyi ki sanat var ve insanlar arasında mucizevi şekilde bağlar kurabiliyor.
Müzik, sanatın geniş yelpazesi içinde bu misyonu en başarılı şekilde yerine getirenlerden hiç şüphesiz. Ve melodileri bir dile hapsedemeyeceğimiz için müziğin dili olmadığına en sağlam kanıtlardan birisi onlar.
Bu fikri destekleyen pek çok örnek var ülkemizde. Bu yazıda bu konuda başı çekebilecek bir sanatçı olan Hivron’dan bahsedeceğim.
Adından da anlaşılacağı üzere Hivron müziğini Kürtçe’yle ifade ediyor. Bu dilin normalde çok büyük bir önemi olmasa da ülkemizde bu dile ve halka karşı beslenen bazı olumsuz duygulardan dolayı Hivron ve müziği ayrı bir öneme sahip. Çünkü başta bir halkın varlığı, buna bağlı olarak dili ve kültürü, gelenekleri yok sayılmaya çalışılmış ülkemizde yıllardan beri. Bu inkar politikasının işe yaramadığı, tek etkisinin halkları kutuplaştırarak ülkede insanların kalplerinde sarsılmaz insalık dışı ön yargılar oluşturduğu bugün açıktır.
Yukarıda da bahsettiğim gibi müziğin insanların arasındaki bu ön yargıları, yıkamasa da en azından insanların empati kurabilmelerine yardımcı olup, insanların kalplerini yumuşatacağını düşünüyorum.
Hivron’un müziğinin tek özelliği kullandığı dilin Kürtçe olması değil elbette. Bu durumdan bahsetmemin sebebi ülkemizdeki bu konudaki gerçekler nedeniyle bu konuda vicdani bir sorumluluk hissetmemdir. Bunları bir kenara bırakıp asıl konuya, müziğin diline geçmek istiyorum.
Hivron Kimdir?
Hivron müzik hayatı 2000’lerde Batman’da başladı. Bölgede tanınmasının ardından konserler vermeye başladı. İlk albümü “Hivron” etiketiyle 2007 yılında çıkardı. 11 şarkıdan oluşan bu albümdeki şarkılardan 9 tanesinin söz ve müziği Hivron’a ait. Bu albümden başka 2010 yılında çıkardığı “Bablisok” ve 2013 yılında çıkan “Mem U Zin & Welat” adlı iki albümü daha var sanatçının.

Gerçek adı Nusret İmir olan sanatçı yaptığı müziği tanımlarken acıyı – tatlıyı, sevinci hüznü, güzeli – çirkini, sevgiyi – nefreti kısacası hayata dair bütün duyguları, insanı insan yapan her şeyi barındıran iç dünyalarından beslenerek müzik yaptığını söylüyor.
Hivron’un Müziği
Hivron, kendi kültürünün köklerinden beslenerek batı müziğinin armonisiyle başarılı bir şekilde sentezlediği melodilerle kendi özgün tarzını oluşturmayı başarmış.
Etnik bir tarzı bir tarzı olmasına rağmen Hivron’un müziği belirli kalıpların içerisine sokulamayacak kadar yaratıcı ve evrensel bir tınıya sahip. Yaratıcı bir şekilde kullandığı enstrümanlar, melodiler ve armoniler Hivron’un müziğini daha da evrensel ve samimi kılıyor.
Hivron’un müziği otantik ve yenilikçi etiketlerini de hak ediyor. Müzik sektörünün bu kadar kirlendiği ve gerçek müzik ve müzisyene verilen değerin ayaklar altında olduğu ülkemizde “Hivron” gibi sanatçıların olması insanı teselli etmeye yetiyor.
Hivron’ın eserlerinden bir kaç örnek vermek gerekirse 2007 de çıkan “Hivron” albümündeki “Dicemidim(Üşüyorum)” ve 2010 albümündeki “Bablisok(Rüzgar)” şarkıları çok iyi örnekler kanımca.
Bablisok adlı parçanın Türkçe çevirisini sizinle paylaşmak istiyorum:
Hüzünlerimin acısını
Yakınlaştırıyor bana yine
Gönlüm acılar nehri
Hüznüm sen, sevincim sen
Bazen gözlerin
Bazen de rüzgarlar
Öldürüyor beni
Sabah erkenden gönlümün misafiri
Hüzün ?
Gönlümün kıyısında
Umutlar coştu yine
Bazen gözlerin
Bazen de rüzgarlar
Öldürüyor beni
Yukarıdaki dizelerden de anlaşılacağı üzere müziğin yanında sözler de oldukça anlamlı ve güzel. Ülkemizde çoğu sanat dalı gibi ticarileşen müziğin samimiyetsizliğinden bıktıysanız sanatçının samimi ve farklı tarzıyla tanışın derim.
Hivron, hayat felsefesini “Yenilik, değişim ve güzellikler hep olsun!” şeklinde özetliyor bir röportajında.Kendi söylemiyle dinledikleri her müziğin kendisine bir zenginlik katacağını, bu nedenle bu konuda kendisini sınırlamadığını belirten Hivron, müzik hayatına yaşadığı topraklarda devam ediyor.
Umarız daha nice güzel çalışmayla susamış ruhlarımıza ninniler çalmaya devam eder Hivron ve onun gibi gerçek sanatçılar. Sanatçının sesi kulağıma ilk “Dicemidim” adlı parçası vesilesiyle dokunmuştu. Ben de bu yazıya bu şekilde son vermek istedim