
Herkesin kendi şeytanları var. Herkesin kendini aşağı çeken şeyleri var. Bütün insanların bir hikayesi, başından geçen olayları var. Herkesin geceleri onları ayakta tutan, kabuslar gördüren, gündüzleri huzursuz eden şeytanları var. Her insan şahsına münhasır, herkes farklı, herkes unique ve kimsenin eşi benzeri yok. Sadece benim hayatım boktan, geri kalan herkes çok mutlu diye düşünmek tamamen kendinizi kandırmak olur; çünkü kimsenin hayatı toz pembe değil. Peki neler yapabilir şeytanlarımızla savaşlarımız konusunda. Gelin önce klasik yöntemlere bakalım sonra da benim yöntemlerime geçelim.
Şeytanlarımızla savaşta klasik yöntemler: Eğer bu şeytanları içkiyle boğulmasını sağlamaya çalışırsanız, ilk başlarda biraz boğulur gibi olurlar evet ama sonradan yüzmeyi öğrenirler ve tekrar karşınıza gelirler.
Eğer bu şeytanları sigara ile, ot ile yakmaya çalışırsanız saçları ve tüyleri belki biraz tutuşur ama yanmaz, kıyafet giymiş halde tekrar karşınıza gelirler.
Eğer o şeytanları bir odaya kapatıp göz önünden uzaklaştırırsanız evet bir süreliğine onları görmezsiniz ama o odanın kapısı sürekli zorlanır, sürekli yumruklanır ve o şeytanlar daha da güçlenmiş ve marangozluk öğrenmiş halde tekrar karşınıza gelirler.
Eğer başkasının gelip de sizin şeytanlarınız ile dövüşmesini beklerseniz daha çok beklersiniz; çünkü herkes kendi götünün derdinde bu lanet dünyada. Çok da haksız sayılmazlar çünkü herkesin savaşması gereken kendi şeytanları var. Kendi şeytanlarınızı yenmek istiyorsanız, ilk yapmanız gereken şey bu savaşı savaşmaya karar vermek. Daha sonra ise bütün cesaretinizi toplayıp onların karşısına dikilmek. Gözlerinin içine içine bakıp onlarla teker teker yüzleşmek. Ama tek başınızasınız, unutmayın. Yalnızsınız. Ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar bir kere yüzleşmeye başlandı mı o şeytanların hepsi diz çökecek göreceksiniz .

Peki bir insan nasıl karşısına geçip de yüzleşebilir bu mahlukatlarla?İlk adım listenizin en tepesine kendinizi koymak… Düşünün herkesin vardır bir öncelik listesi. Hayatınızdaki insanları düşünün ve onları sizin için önem sırasına göre sıralayın. İşte o sizin öncelik listeniz. O listede en tepeye kendinizi koymalısınız. Sahte arkadaşlıklardan, toksik ilişkilerden uzak bir şekilde olması çok elzem çünkü onlar şeytanlarınızı besleyen etmenler. Diğer adımları başarabilmenizin yolu en başta bu adımdan geçiyor.
İkinci adım kendine yalan söylememek… Bu dünyada herkese yalan söyleyin hatta herkesi kandırın ama kendinizi kandıramazsınız. O yüzden aynanın karşısına geçtiğinizde kendi gözlerinizin içine baktığınızda kendinize tamamen dürüst olduğunuza emin olun.
Üçüncü adım kendini sabote etmemek… Bence her insan kendine ve onu sevenlere karşı sorumludur. Neden ve nasıl sorumludur? Kendi full potansiyeline ulaşmak zorunda herkes. Ve bunu yapmak için self sabotaj yapmamak çok önemli. Spora mı gideceksiniz aman yarın giderim demeyin. Ders mi çalışacaksınız aman yarın çalışırım demeyin. Birine söylemeniz gereken çok önemli bir şeyler mi var aman yarın söylerim demeyin çünkü yarın çok geç olmakla ünlüdür. En güçlü ve en popüler şeytanlarımızdan birisi gavurcasıyla procrastination, Türkçesiyle ertelemek veya oyalanmak diyebiliriz. Bunu yenmenin sırrı öz disiplin çünkü motive olmak duş almak gibi etki süresi kısa ve sürekli gereken bir şeydir. İçinizdeki o pes edici sesi o pes edici içgüdüyü öldürmeniz şart. O şerefsiz en çok şekil değiştiren en çok sabote eden en çok yalan söyleyen şeytan olabilir. Sizin için en iyi olanı o pes edici içgüdü söylüyormuş gibi gelir ama hayır o söylemez unutmayın, o yalancı bir pislik. En sevdiği repliği şudur: “Sen elinden geleni yaptın daha fazla yapacak bir şey yok artık”. Sakın dinlemeyin o içgüdüyü çünkü o şeytanın ta kendisi. O içgüdü bir yalancı ve sizi aşağıya çekmek istiyor, unutmayın amacımız şeytanlarımızı yenmek. Bu aslında bir savunma mekanizması, diğer şeytanlarını yenemeyen insanlarla sizi aynı yere götürmek istiyor. Çünkü orda sempati var orada her şey affedilir. “Deste sizin aleyhinize karılmıştı” , “Senin hatan değil” bunlar da diğer favori replikleri unutmadan söyleyeyim. HAYIR! BİZ ŞEYTANLARIMIZLA SAVAŞIYORUZ VE PES ETMEYE NİYETİMİZ YOK. BU SÜRECİN SONUNDA DAHA MUTLU OLACAĞIZ. Yeni replikler söyleyen yeni içgüdüler üretmeliyiz. Mesela: “Ayağa kalk!”, “Savaş” gibi şeyler söyleyebilir.
Dördüncü adım kendini izole etmek… Sosyal medya ve diğer insanlardan izole olarak kendinize yapay bir mağara oluşturup kendinizle baş başa belli bir süre geçirmek. Instagram, twitter, facebook gibi yerlerin tek yaptığı şey beğeni sayılarıyla şeytanları beslemek. Gerçi instagramda beğeni sayısı artık gösterilmeyecek deniyor ama bakalım ne olacak. Bu mecraların olayı vücudunuza dopamin salgılatarak sizi bağımlı hale getirmek, başkalarının hayatı mükemmelmiş gibi gösterip sizi depresif havaya sürüklemek ve bu sayede yine şeytanlara avantaj sağlamak.
Beşinci adım düşünmek… Evet oturup düşünmek. Günümüz insanlarının çok da yapmayı sevmediği ve sürekliği kaçındığı eylem. Ben neyim? Ben kimim? Ben ne yapıyorum? Benim bu hayattaki amacım ne? Ben ne istiyorum? Ben kendimden ne istiyorum? Ben başkalarından ne istiyorum? “Neden kaçınıyor insanlar düşünmekten acaba?” diye düşündüm ben. Şu sonuca vardım; düşününce o şeytanlarla yüzleşme evresi başlıyor, gerçekten de çok korkunç ve zorlu bir süreç. Peki ya düşünmezseniz ve sürekli kaçınırsanız ne olur? İşte o zaman şeytanlarınızla yüzleşme kısmını hiçbir zaman gerçekleştiremezsiniz. Yüzleşmeyi gerçekleştiremezseniz de mutsuz ve onlara yenilmiş bir şekilde hayatınızı yaşamaya devam edersiniz. Geceleri uykunuz kaçar, kabuslarınız sizin peşinizi bırakmaz, hiçbir şey içinize sinmez ve içinize sinenler de sizi şüpheye düşürür. Kendinizden şüphe edersiniz, içten içe kendinizi yer bitirirsiniz.
Peki ya sonra? Tebrikler hepsini yaptınız ve şeytanlarınızı birer birer nakavt ettiniz. Bilin bakalım ne olacak? Yarın bütün süreç tekrar başlayacak. Bu savaş her gün verilmesi gereken bir savaş. Her gün kazanılması gereken bir savaş. Bundan bir sene sonra 365 kere yenmiş olacaksınız o savaşı ve daha tecrübeli olacaksınız her seferinde. Ama savaş her gün olacak ve bu süreç sizi daha mutlu bir insan haline getirecek. Diyelim ki yapmadınız bu savaşları o zaman sizi sabah uyandıran şeytanlarınız öğle yemeğinizi de yedirip akşama kadar yanınızda olup gece de sizi yatağa sokarlar. En başta da dediğim gibi herkesin kendi şeytanları var ve bunları yenmek hepimizin kendi yükümlülüğü. Ben bir guru veya çok bilge birisi falan değilim sizin gibi bir insanım ve şeytanlarımla savaşma şekillerim bunlar.
Bir Yorum