DENEMEEDEBİYATYAZARLARZEYNEP MUTLUAY

İKİNCİ SINIF MÜZİSYEN

Ergenliğimden beri hayatımın son günü nasıl olacak diye tasavvur eder dururum. Oysa bu olasılığı hiç düşünmemişim. Sahne ne kadar tanıdık olsa da bir fincan koyu kahve, karanlık oda, ince kirli bir ışık, fonda kimsenin umurunda olmayan 80’lerin kıyıda köşede kalmış pop şarkıları. Bu şarkıları çok seviyorum ezelden beri. Çünkü ben gibiler. Muhtemelen ünlü olup çok dinlenilecekleri düşünüldü, hatta ilk stüdyo kayıtlarında vay enfes diye kutlama bile yapılmış olabilir. Neden sonra aylar ve yıllar geçtikçe popüler nağmelerin yanında esameleri okunmaz? Neden böyle olduğu da bir türlü anlaşılmaz? Aranjörü, bestecisi o kadar emindir patlayacağına…

Ben de elde patlamış ikinci el bir pop şarkısı gibiyim şimdilerde. Sadece meraklısının alıp dinlediği, sözlerini bildiği, bilmem hangi radyo kanalının kırk yılın başı bir pazar akşamı kimseler dinlemezken yayınladığı.

Hayatımın kesintilerle süren anlamsız sürekliliği aynen de bu şarkıların bitişi gibi olacak. Ne coşkulu, ne de iç parçalayan bir hüzün bırakacağım geriye. Sadece yaşandığı an meraklısına keyif veren cümlelerden ibarettim ben. Uçucu, başıboş, ağırlıksız, özgüvensiz bir telaşla yaşadım, yazdım söyledim. Bitti bu oyun. Kelimelerin mezarlığına gömüleceğim. Biri eski dilleri merak edene kadar.

Zeynep Mutluay

Dünya şarkılara sığacak kadar küçük, anlam aranmayacak kadar kısa belki de…

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu