SİNEMAYAZARLARZEYNEP MUTLUAY

ASGHAR FARHADİ’NİN “HERKES BİLİYOR” FİLMİ ÜZERİNE: “İÇİMİZDEKİ ÇEKMECELER…”

İranlı ünlü yönetmen Asghar Farhadi’nin son filmi olan 2018 yapımı “Herkes Biliyor” oldukça sıra dışı bir film… Yine Ferhadi’nin alışık olduğumuz temaları işlemesinin yanı sıra bu filmde birçok açıdan farklı özellikler bulabilmeniz mümkün. Bunlardan en önemlisi yönetmenin İran dışında İranlı oyunculardan bağımsız bir film çekmesi ve evrenselliğe ulaşmayı başarması.

Başrol oyuncuları benim de çok beğendiğim ve yıllardır takip ettiğim başarılı bir çift olan Penelope Cruz ve Javier Bardam ikilisi. Olay İspanya’nın küçük bir kasabasında geçiyor. Laura’nın (Penelope Cruz) kız kardeşinin düğünü için insanlar bir araya geliyor. Laura ise ailesi ile yaşadığı Arjantin’den bir kız, bir erkek çocuğuyla kocası olmadan kız kardeşinin düğününe gelir. Başlangıçta her şey güzeldir.  Pako (Javier Bardam) Laura’nın evlenmeden önceki aşık olduğu adamdır. Aynı evde büyümüşler, bütün hayatları beraber geçmiş, birbirlerine aşık olmuşlardır. Herkesin bildiği güzel bir aşk yaşamışlar; fakat sonrasında Laura, kocasını tercih edip Arjantin’e gitmeyi seçmiştir. Ancak aşkları bitmiş midir? Bilinmez…

Laura’nın kız kardeşleri, yaşlı bir babası ve kalabalık bir ailesi; Paco’nun ise çocuğu yok, öğretmen olan suça meyilli çocuklarla çalışan bir eşi var. Düğüne kadar her şey normal bir seyir halinde gitmekte. Kiliseye gidilir rahibin nikah kıymasından sonra herkes İspanyollara özgü mutlu, eğlenceli ve bol içkili düğünde dans etmeye başlar. Gecenin ilerleyen saatlerinde birden elektrik kesilir. Elektrik kesilmeden hemen önce Laura’nın kızı kendini iyi hissetmediğini söyleyerek odasına çıkar ve olaylar bundan sonra gelişir.

Kızın odasında olmadığını fark eden aile telaşa düşer. Doğal olarak nereyi ararlarsa orada bulamazlar kızı. Akıllarına çok kötü şeyler gelir ve sonra kızın yatağının üzerinde yazılar fark ederler. Bundan yıllar önce aynı kasabada kaçırılan bir kız çocuğu ile ilgili bir durum onları iyice endişelendirir ve o esnada telefonlarına bir mesaj gelir. Bir fidye mesajı… Olayların bundan sonraki gelişimi tahmin edebileceğimiz üzere ne yapacaklarını planlamak üzerine gerçekleşir. Fakat bu esnada istenen paranın çokluğu, aile bireylerinin bunu karşılayacak durumlarının olmaması; eski defterlerin açılması, Paco’nun bu zor duruma sokulması, işleri çığırından çıkarır ve itiraflar birbiri ardı sıra gelir.

Aslında kaçırılan İrene’nin Paco’nun kızı olduğu ortaya çıkar.  Filimin de adından anlaşılacağı gibi Paco dışındaki neredeyse herkes bu durumdan yıllardır haberdardır. Her ne kadar karısıyla aynı fikirde olmasa da bu durumda yapabileceği tek şey çok sevdiği üzüm bağlarını satması ve bu olayı halletmesi. Nihayetinde Paco, kızı kurtarır ve filmin sonunda fidye işini ayarlayıp İrene’nin kaçırılmasına yardım eden kişinin aile içinde hiç de beklenmeyecek biri olduğu ortaya çıkar ve kız kurtulduktan sonra bile bu bir sır olarak kalacaktır.

Filmdeki karakterler, her biri kendi kendilerine biçilen rolleri ufak ya da büyük demeden gayet verimli bir şekilde oynamayı başarmış. Ama bu insanların içinde var olan çekmeceleri, gizlediklerini ve yalanlarını güzel bir şekilde deşifre ediyor yönetmen. Bu filminde de öncekiler gibi vicdan azapları, suçluluklar, yetersizlik duygusu, güvensizlik… kaygan bir geçmişimiz olduğunu bize hatırlatıyor. İçinde en çok güven hissedeceğimiz ailenin bile zamanı geldiğinde ya da baş etmesi zor bir problem ortaya çıktığında nasıl çözülebileceğini gözümüze sokuyor. Filmin sonunda Laura, çocukları ve kocası ile Arjantin’e döner. Her ne kadar birçok sır açığa çıkmış olsa da bazıları açıklanmadan  – aynı bizim dışarıya yansıtmadığımız kimliklerimiz gibi – Farhadi’nin her filminde olduğu gibi film, belirsiz bir şekilde son bulur.  

Zeynep Mutluay

Dünya şarkılara sığacak kadar küçük, anlam aranmayacak kadar kısa belki de…

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu