
Saçlarının karası karışmış geceye!
Ve bakışlarının keskin ayazı.
Yüreğim gözlerinin zindanında,
Ruhumsa kalmış aralıkta!
Dökülürken takvim yaprakları, Yüreğimde uzayan Aralık’larla,
Geldi ayrılığının gündönümü,
Düğümlendi kelimeler en uzun Aralık’ta!
Ağ tuttu yüreğim, ruhumun mağarasında!
Hep senin için senin,
Olup aşkının örümceği,
Ördüm bu kalbimi, ilmek ilmek imgelerle,
Girmesin senden başkası.
Çıkma kal, beslerim seni şiirlerle.
Terk edilmiş virane sansınlar bu kalbi,
Bilmezler ki gömülüdür hazineler,
Yıkık harap yerlerde!
Olmasaydı öyle hiç,
Saklanır mıydı son peygamber
Örümcek ağlarının ardından,
Korunması için, nice Ebu Cehillerden!
Senin için hep senin,
Seni bekler “ağlarım,”
Yapışır “sana ağlarım!”
Güneş tutuldu zannettim,
Kapatınca yüzünü saçların!
Bakınca kaşlarının hattına,
Besmele sandım; başladım,
Yüzünün kutsal kitabını okumaya!
Olmak isterdim “Hafız’ı” aşkının ayetlerinin!
Düğümlendi kaşlarında tüm harfleri yüreğimin!
Okurken Mecnun ile aşk mektebinde,
O mezun oldu ayrılıp Leyla’dan,
Bense tekrarına kaldım aşkının!
Kolay mı ta’limi sevdanın,
Edemez şerh hiçbir alfabe,
Kutsal metinlerini yüzünün!