
Bak orada ne görüyorsun?
Bir kadın mı,
Bir canlı mı,
Yaşadığını zanneden topraksız bir ölü mü?
Çok mu acımasızız, sizce çok mu sömürüyoruz duyguları?
Öyle ya, sen nerden bileceksin gece korkarak yürümeyi, yanında yöredeki adamla yanlışlıkla göz göze gelince başını önüne eğmeyi.
Çok mu abartıyoruz? Bilmem, belki… Mesela hiç evden çıkmasak. Hayata karışmasak, okumasak mesela… Haberimiz olmasa Virginia’dan, Didem’den, Nilgün’den, Lou Salome’den… Ne güzel olur demi…
Çok mu biliyoruz, fazla mı, sen söyle Allah aşkına…
Ah bu kadın milleti… Neden felsefeye ihtiyaç duyarsın? İşin gücün botoks, detoks, zayıflama kürleri, düğünlük adam kafalamaca olsa ya…
Neden? Sizden ne farkımız var? Daha az mı zeki olsaydık? Sınavlarda sizlerden öne geçip derece yapmasa mıydık? İcat etmeseydik, alıp çantamızı tek başımıza tatillere gitmeseydik mesela, kırmızı ruj sürmesek?
Tek derdimiz kendine ait bir oda. Kitaplar… Değişik dünyaların insanların tanımak. Olmasa mıydı… Jazz sevmeseydik, şarkı söylemeseydik. Hele oramızı buramızı kıvırdığımız dansları hiç etmeseydik… Ne gerek var! İyi de, ya çok seviyorsak, sizin bizi nasıl gördüğünüzün vallahi de billahi de önemi yoksa… Yine mi suçlu?
Yoksa çocuk yapmak istemediğimiz için mi tüm bunlar? Bunun açıklamasını doğru düzgün yapamadığımız için mi? Yapamadığımızdan değil bir sebebi yok demekten usandığımız için mi? Kime ne zararım var, iyiyim ben böyle dediğimiz için mi?
Hayatımızı bir ev, bir araba karesine ipotek etsek daha mı değerli olurduk gözünüzde? Kıymet verir miydiniz o zaman, insan yerine koyar mıydınız?
Tüm bu olanlar, yukarıda sayılan tüm sebepler söyle. Hangisi? Yoksa yoksa sebep sadece o kafatasının içindeki mercimek çorbasına dönmüş şey mi? Aşk olsun!..