
Not: Bu şiir, Ömer Kavur’un “Gizli Yüz” filmi ilham alınarak yazılmıştır.
Sevgilim,
seninle ben 80’li yılların çokta izlenmeyen
Zuhal Olcay – Rutkay Aziz filmleri gibiyiz.
Sahnelerimiz uzun,
duygularımız yoğun,
girişlerimiz ani ve sarsıcı,
dönüşlerimiz tutkulu ve agresif.
Ben vatkalı gömlekler,
sen kirli sakalın,
Cahit Berkay müzikleriyle
bu ülke iklimine ait olmayan
bir aşk yaşıyoruz sevgilim…
Ne bu çağa ait,
Ne bu ülkeye,
Tanımlanamayan…
Belki birazdan Büyükada’da biraz barbun alır,
Hristo’nun meyhanesinde oturur demleniriz.
Balıkları kızartırırız,
yanına kalamar söyler,
2 şişede kırmızı şarap…
Fonda Hümeyra çalar sevdiğim….
Benim aslan yelesi saçlarım,
senin sakalına sürtünür.
Dışarda yağmur atıştırmaya başlar.
Az biraz da lodos…
Keyfimize bakarız,
Bu son gecemizmiş gibi…
Ne diyordu Alexis Zorbas:
“Bugün ölecekmiş gibi yaşarım,
dolu, dopdolu…”
Biz yaşarken dopdolu
Ömer Kavur kesiverir sahneyi,
ışıklar söner,
aşk biter,
bir dahaki filme kadar.