Sonsuzluğa bir çizgi çekmek istesem
Yeter mi kalemimin ucu?
Senin beni sevme ihtimalin karşısında belki yeter…
Olanakların olasılığını hesaplamayı şiar edinen kim varsa bu dünyada
İyi halt etmiş…
Ne gerek var idi şu yarınsız dünyada umutları kırmaya?
Yaşasa idik umutla belirsiz bir mutlulukla,
rüyalar âleminde gibi, pusun, gölgelerin içinde
ağır çekim ilerleseydik kâbuslardan en tatlı hülyalara…
Hep sizi olasılıkları – olanaksızları çiviyle kafamıza vura vura…
Bizi inandırdınız gerçeğin rüya, rüyalarınsa gerçek olduğuna.
Düşlerimizi kirletip, gerçeğe deterjan döktünüz en afillisinden.
Sonrada yukarıdan bir yerlerden ve hatta belki zeminden izbeden.
Santurlu bir kahkaha patlattınız.
Sınırı olmayan düşler kurmak istedik.
Nereden bileceğim, rüya bile uyanmakla sınırlıymış
Uyanınca kafanda bir telaş, herc ü merç…
Ilık ılık akan bir Budha suyudur şimdi beynim
ya da bir tas kıvamlı mercimek çorbası….
Kelimelerle nasılsa Tanrı'yı bile Tanrı'ya benzetebilirim ben…