
Bir anahtar bulmalıyım kendime
Şizofren masalları arasından,
Kaybolup gelen imgeler.
Seni yazacaktım uzadıya
Hangi sokakta düşürdüm kim bilir
Cebimde Biriktirdiğim giriş cümleciklerini
Çünkü seni düşünmek
Manyetik alanlara düşmek gibiydi
Dokunulmaz camdan kulelerde
Elime tutuşturulmuş librettolar,
Kalın mercekli opera gözlükleri,
Ve aryalar eşliğinde
Uzaktan izlemekti kendi yaşamanı
öz(n)el olanın tümele evirilmesiydi.
Üç sözcükle tanımlamaktı her şeyi
Kaos, kaçış, hiçlik…
Apansız gözlerine inen intikam susuşları
Müjdeliyordu yeni yolcukların puslu ayrılıklarını
Oysa ne çok alışmıştık
Mobil birlikteliklerin fenomen yalnızlığına
Ki bu yalnızlık
Beynimde iskarpelaya vuran oymacı işçiliği,
Kimsesiz sokak köpeğinin titremesi,
Krematoryumda erken bir doğumun sancısı belki.
Ay yükseliyor-ben çekiliyorum
Ruhum çekilirken-ay yükseliyor
Pusulasız metcezirin ardı,
21 gramlık kartezyen boşluğu
Ve/veya
Satışa çıkarılmış piksel mutluluklar
Kalan hep aynıdır sessizliğin ardından…