
Gökyüzü nasıl da sarı bu perşembe
Boğucu esiyor kum fırtınası
Mülteci dertlere dönüşüyor
Ciğerime çektiğim her zerrecik
Dönüp bakıyorum içime
Balans ayarı kaçmış saman kamyonu
Gargara yapıp
Tükürüyorum ergen isyanımı
Uyku sersemi konuşmaların anlaşılmaz gerçekleri
Yüzüme yüzüme vuruyor
Algımı yitirmiş olmalıyım
Medusa’nın laneti yapışmış gibi üzerime
Durmadan üreyen görüntüler
Sökün eden sanrılar
Tsunamilere yol açıyor
Tanrıçanın bedenindeki su damlacıkları
Karar vermeden hangi kayaya çarpacağıma
Gözlerim kapalı teslim oluyorum akıntıya
Akıyorum…
Suya karışıyor
Son seçilmenin kırgınlığı
Arınmaya başlıyorum o vakit
Zorba’nın santuru duyuluyor gaipten
Pervazdaki güvercin bokunun kerameti
Arsızca gövertiyor tohum taneciklerini
Dağılıyor hemcins çelişkilerin ağırlığı
Kayboluyorum
Kentin meydanlarında direklere asılı zayi ilanları
Kocaman yazıyla HÜKÜMSÜZDÜR…
Saygıdeğer Veysel Bey
Cemal Süreyya ‘nın dediği gibi
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Bu şiirinizde Cemal Süreyya’ nın izlerinin ruhunu taşımış. Öyle ki sizin eserleriniz en kıymetlilerle vuslata ermiş. Eminim sizinde kıymetli eserleriniz herkesin ilgi odağı olacaktır kısa sürede.
Kaleminize ve yüreğinize sağlık. Okuyucunuz olarak teşekkür ediyorum.
Takipteyiz her daim.
Yine Cemal Süreyya ‘nın dediği gibi ;
Günlerce konuşmaz, yazmaz, aramaz, sormaz… Sonra gelir bir “merhaba” der yine o kazanır.
İnşallah daha çok yazar, daha çok anlatırsınız.
Her güne merhabalarınız olması duası ve temennisi ile…