
Bekleyişlerin en güzeline ahiret dediler,
Peki her an yaşadığım bu kıyamet niçin!
Kaç kez ölmeli insan bir anlık vuslat için!
Evvelim ve ahirim hep sen olmuşken,
Bu mahşer tesellisi de nedir!
Sûra üflendiği zaman o büyük randevuda,
Vuslat sana mıdır yoksa Tanrı’ya!
Evvelim ve ahirim hep sen olmuşken,
Bu mahşer tesellisi de nedir!
******************************
Öyle yumuşak çarpışıyordu ki bakışlarımız,
Belki de ayrılığın en güzel armağanıydı göztorbalarım,
Bir hava yastığı konforunda!
Üşümesin bu gece bakışların,
Bir yorgan gibi sımsıkı sarılsın sana göztorbalarım!
Ne olur çekinip durma mazide yaşadığımız tozpembe anılardan,
Bir toz kırıntısı bile sızdırmaz göztorbalarım!
********************************
Kirpiklerin bakış olup ekilir yüreğime!
Hazanın hüznüyle esince rüzgar;
Yaprak yaprak dökülür sararmış ruhum,
Bahar kokan saçlarının üzerine!
Belki de yeniden dirilmenin adıydı,
Kalbimde filizlenen ıslak bakışların!
***********************************
Ozon tabakası gibi; hüzün tabakası da seyrelip delinir elbet bakışlarınla,
Ne hakkın var tabiatın dengesini bozmaya!
**********************************
Nice Mecnun ve Ferhat;
Kaldıramaz iken aşk yükünü,
Alın terime yüklediler sevda işini,
Reva mıdır bu kadar yük,
Hamal olan terime!
**********************************
Seni yaşadığım her an,
Bir mezar taşının sessizliği gibi,
Kaskatı kesilir zaman!