
Akhilleus, çok meşhur bir mitolojik kahramandır. Annesi tanrı, babası ölümlü… Her nasıl oluyorsa hangi taşı kaldırsak altından çıkan Prometheus bir kehanet biliyormuş. Güzeller güzeli Thetis’in oğlu babasından çok daha önemli biri olacakmış. Zeus normalde rahat durmaz kuğu kılığına girmişliği var bu yolda fakat bu sefer Thetis’in ölümlü Peleus ile evlenmesine sesini çıkartmaz. Zeus da kendi babası Kronos’u alt ettiğinden beri kendi çocuklarına karşı önyargılıdır. Babasının başına gelenler kendi başına gelsin istemez. Kehaneti duyunca da tabi Thetis ile Peleus rahat rahat aşklarını yaşar. Bu çiftin oğulları da bizim Akhilleus. Zaten bunların düğününde Eris’in attığı nifak bir efsaneye göre Truva Savaşına sebep olur da, efsane işte çok kulak asma…
Hikâye şu; Akhilleus’un annesi Thetis oğlunun ölümsüz olması için doğar doğmaz onu yer altına götürür. Orada bir nehir var, Styx adı ve bu nehre teniniz değerse her tür darbeye karşı vücudunuz dayanıklı hale gelir. Ama annesi Akhilleus’u nehre sokarken baş aşağı nehre sokmuş ve onu topuklarından tutmuştur. Bu nedenle de topuğuna su değmemiştir. Ya ablacım ellerinden tut, ayaklarını da değdir, ne düşündün ki? Ayaklarından da zehirli okla falan vurulmaz herhâlde mi dedin? Oğlunu tüm darbelere dayanıklı hale getirdin, şimdi ayak topuğumuzda bulunan tendona verdik adını. Bu ebeveynlerin çocuklarını tüm tehlikelerden koruyup uyduruk bir tehdide onları çırılçıplak bırakmaları yok mu? Söylesene ablacım oğluna ben böyle yaptım, seni ta Hades’in diyarına götürdüm, Styx’e soktum ama ayaklarını sokmak aklıma gelmedi oğlum desene. O da önlemini alsın.
Şimdi de gelelim Akhilleus’un ölümüne… Dünyanın en güzel kadını, Zeus ve Leda’nın kızları olan Helen’i, Paris’in Menelaos’un elinden çalması üzerine, eşini geri almak için Menelaos, kardeşi Agamemnon’u, İthaka kralı Odysseus’u, en büyük savaşçı Akhilleus’u ve diğer kralları yanına alarak Truva’ya savaşmaya gider. Savaş sürer de sürer. Gel zaman git zaman 9 yılı geçkindir Truva’da olan Yunan ordusu Truva’nın sağlam duvarlarını geçememektedir. Sonunda Odeysseus’un aklına Truva Atı’nı yapmak gelir. Fikir Odeysseus’un olsa da onu yapan zanaatkâr Epeios’ tur. Fikir kendinden çıktı diye iki çivi çakmamıştır yani Odeysseus. Hile şudur: Yunan ordusu pes etmiş ve gemilerle kendi topraklarına yol almaktalardır. Savaş ganimeti olarak Truva Atı’nı Truvalılara bırakmışlardır. Kehanete göre eğer at sonraki gelişlerinde kaleden içeri sokulmuş olursa Truva asla yıkılamayacaktır, ancak Yunan ordusu geri döndüğünde at bıraktıkları yerde olursa Truva’yla bir kez daha savaşacaklardır. Bu kehanete inanan Truvalılar kale duvarlarını yıkarak atı içeri alırlar ve Truva’nın düşüşü başlar. Kavga, dövüş derken Paris, Akhilleus’u görür. Bu Paris’te beceriksizin önde gidenidir bu arada. O kahraman, büyük savaşçı Akhilleus, Paris’in yayından çıkan ve kendi beceriksizliği yüzünden kafasına vücuduna değil de, Akhilleus’un topuğuna denk getirdiği zehirli bir ok yüzünden ölür.
Ayaklarım dışında tüm vücudum ölüm geçirmez olacak, ben bak çok samimiyim… Panduflara sarardım. Ayağımdan çıkarmazdım pandufu… Spor ayakkabıymış, botmuş, su geçirmiyormuş… Dışarıda kullanılan panduf, kurşungeçirmez panduf, yatarken giyilen panduf… O ayakları bir panduftan daha iyi hiçbir şey koruyamazdı. Yok mu senin bir tanıdığın demirci Tanrı be Akhilleus, yaptıraydın bir panduf… Hadi kaçtım ben…
Onca laf anlattık, bunları nereden öğrendik: Lucilla Burn – Yunan Mitleri, Jean – Pierre Vernant – Torunuma Yunan Mitleri, Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü, Homeros – İlyada ve Odysseia.
- Görsel, Rick and Morty adlı dizinin 4. Sezon 9. Bölümü “Childrick of Mort” a aittir.